Akademik Zamdan Sağlık Bakanlığı Adına Üniversitelerde Çalışan Araştırma Görevlileri de Yararlansın

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 10. Birleşim

05/Kasım/2014

05/Kasım/2014

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Öğüt.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 651 sıra sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım.

Üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri, araştırma ve öğretim görevlisi, okutmanlar, uzmanlar, çevirici, eğitim ve öğretim planlamacılarına yeni mali haklar getiren bu yasa tasarısı çok gecikmiş olsa da, çok eksik olsa da, çok az olsa da memnuniyet vericidir ancak bizce yeterli değildir, mutlaka daha fazlalaştırılmalıdır. Bu yasanın, üniversitelerin tıp fakültelerinde Sağlık Bakanlığı adına uzmanlık eğitimi gören araştırma görevlilerini de kapsaması gerektiği kanaatindeyim. Nitekim, bununla ilgili sayısız talepler almaktayız.

Tıpta uzmanlık sınavını kazandıktan sonra yaptıkları tercihlere göre bir bölümü 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'na göre üniversite kadrosunda çalışmaya başlarken, diğerleri ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak, özlük hakları ve kadroları Sağlık Bakanlığında kalacak şekilde, eğitim alma amacıyla araştırma görevlisi olarak üniversitelerde çalışmaktadırlar. Görev tanımları, eğitim süreleri, çalışma koşulları, maaş ve ödemeleri benzer olduğu gibi, araştırma görevlileriyle aynı işi yapmaktadırlar.

Şu an üzerine konuştuğumuz araştırma görevlilerine yapılacak olan zamdan Sağlık Bakanlığı kadrosunda üniversitede uzmanlık eğitimi yapan araştırma görevlileri de haklı olarak faydalanmak istemektedirler. Eşit işe eşit ücret ilkesine dayanarak akademisyenlere verilen zam onların da en tabii hakkıdır. Dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı adına üniversitelerde araştırma görevlisi olarak çalışanların da yasaya dâhil edilmesini grubumuz adına istemekteyiz.

İmam-hatiplere Sağlanan Yemek ve Servis Yardımı Diğer Okullara Sağlanacak mı?

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 10. Birleşim

05/Kasım/2014

05/Kasım/2014

BAŞKAN - Sayın Öğüt.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, dün de sormaya çalıştım ama biraz yarım kaldı. Bazı imam hatip okullarının kapılarında “ücretsiz servis” ve “ücretsiz yemek” adı altında duyurular yer almaktadır. Bunu kimin verdiği de belli olmadığı için Millî Eğitim Bakanlığı tarafından verildiği düşünülmektedir. Birçok okulun imam hatibe çevrilmesi dolayısıyla yerlerinden yurtlarından olan, çocuklarını servislerle uzak yerlere yollamak zorunda kalan ailelerin birçoğu zorunluluktan dolayı bu imam hatipleri tercih etmektedir. Bu konuda diğer okullara da servis ve yemek düşünülmekte midir? Onu sormak istiyorum.

İkincisi: Ataşehir'de bir sokakta -soru önergesi olarak da verdim- Bakanlığınıza bağlı olduğu belli olmayan bir ana sınıfı, yuva var. Bu yuva kontrolünüz altında mıdır, değil midir? Bunu bir daha burada öğrenmek istiyorum çünkü dışarıda hiçbir belirti yoktur.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Öğüt'ün imam-hatip okullarında ücretsiz yemek verildiği, başka okullarda da bunun… Bu, imam-hatip okullarında verilen yemekler imam-hatip mezunlarının kurduğu Ensar Vakfı tarafından veriliyor, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından verilmiyor, Ensar Vakfı tarafından veriliyor.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Öyle anlaşılmıyor ama efendim.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Öyle anlaşılmıyor, doğru.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Yani, tabelalarda öyle anlaşılmıyor. Onun için de tartışma sebebi oluyor.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Yani, birçok yanlış anlaşılmaya neden oluyor. Sanki Millî Eğitim Bakanlığı belli okullara yemek verirken belli okullara vermiyormuş gibi algılanıyor, bu soru o bakımdan iyi oldu, teşekkür ederim. Yani, bu genel yanlış anlaşılmayı da düzeltmeye vesile olur diye ümit ediyorum.

Ensar Vakfı imam-hatip mezunlarının kurduğu bir vakıf ve o vakıf mezun oldukları okullara yemek veriyor. Bu inşallah diğer okullarımızın mezunları için de iyi bir örnek teşkil eder, onlar da kendi okullarında benzer bir çalışmayı başlatırlar. Ama şu var: Taşımalı eğitimle gelen öğrencilere biz ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı olarak veriyoruz. Geçen yıllarda orada bir adaletsizlik veya bir yakışıksız uygulama vardı. Taşımayla gelen öğrencilere veriliyordu, taşımayla gelmemiş olan öğrencilere yemek verilmiyordu. Şimdi, bu yıldan itibaren bir okulda taşımalı gelen öğrencilere yemek veriliyorsa, ihtiyacı olan, talep eden, taşımayla gelmeyen öğrencilere de o yemek imkânı veriliyor.

Ataşehir'deki okulun durumunu araştıracağım.

Manisa Fen Lisesi'yle ilgili de bana bir...

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Yani oradaki şey Esatpaşa mahallesi Fatih Rüştü…

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Tamam, aldık notumuzu, onu araştıracağım.

Bütün Okullar İmam-hatipe Dönüştürülüyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 9. Birleşim

04/Kasım/2014

04/Kasım/2014

BAŞKAN - Sayın Öğüt, buyurun.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, son günlerde özellikle Anadolu Yakası'nda şahit olduğumuz birçok ortaokulun ve ilkokulun imam-hatibe dönüştürülmesi söz konusu. Bütün velilerin direnişine rağmen, bu, zorla da olsa yapılıyor. TEOG sınavları okulları imam-hatipleştirmenin bir yöntemi olarak uygulandı. Örneğin, Küçükyalı'da Rezan Has İlkokulu ikiye bölündü, sınıflar ikiye bölündü, küçücük sınıflar hâline getirildi; o okulun spor salonu ve kütüphanesi yok edildi, imam-hatibe çevrildi. Yine, Dudullu'da bir okulumuz ikiye bölündü. Uğur Mumcu'daki Millî Eğitim Vakfı okulumuz maalesef dönüştürüldü imam-hatibe ve bazı okullarda da yemek ve servisin imam-hatiplerde ücretsiz olarak verileceğine dair ilanlar asıldı. Bu ilanların asılması oradaki, o bölgede oturan çocukların İmam –hatip dışındaki okullara gitmesi konusunda bu ekonomik sıkıntıda caydırıcı olmaktadır.

Validebağ'da Yapılaşmaya Hayır

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 8. Birleşim

23/Ekim/2014

23/Ekim/2014

BAŞKAN - Sayın Öğüt...

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu Validebağ Korusu'nun etrafındaki olaylar üç aydır, dört aydır sürekli devam etmekte, Üsküdar Belediyesi ve iktidarın desteğini alan yapılar orada bu koruyu yok etmenin peşindeler. Orada halk direniyor, onun için Validebağ'dan şimdilik geri çekildiler. Validebağ'ın yanında 1.000 metrekarelik bir alanda 450 metrekare üstüne bir dinî tesis kurmaya çalışıyorlar, inşaata açıyorlar. Sabah beşte dozerlerle giriyorlar, ruhsat yok, tabela yok, hiçbir şey yok, insanlar saçlarından sürükleniyor. 2.500 metrekareden aşağı olmaması gereken dinî alana 600 metrekare bir dinî alan yapmaya çalışıyorlar. Bu bölgede 500 metre içinde 4 tane dinî alan var, depremde toplanma merkezi yok, buralar otopark olmasın yeşil alan olsun istiyoruz, herhangi bir inşaata açılmasın istiyoruz. İSKİ olumsuz rapor veriyor, trafik olumsuz rapor veriyor, bilir kişiler olumsuz rapor veriyor, 7 mahkeme devam ediyor...

İSKİ'deki Su Kayıplarının Yükü Vatandaşa

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 7. Birleşim

22/Ekim/2014

22/Ekim/2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - İstanbul'un kayıp kaçak su oranları son derece şüphe çekicidir. Kayıp kaçak oranı 2009'da yüzde 24 seviyelerindeyken 2010'da yüzde 29'lara dayanmıştır. Son beş yıldır da kayıp kaçak oranında azalma olmadığı belirtilmiştir. İlaveten, İSKİ'nin 2013 faaliyet raporlarına göre, barajlardan arıtılarak şebekeye verilen her 100 litre suyun yaklaşık 30 litresi kaçak kullanımlarda kayboluyor ve bunlar faturalandırılamıyor, aynı elektrikte olduğu gibi bunlar vatandaşın üstüne yük olarak biniyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran ortalama yüzde 7 iken İstanbul'da yaklaşık 4 katı.

Suyun sanayi ve oteller başta olmak üzere yoğun su tüketen bazı abonelerce usulsüz tüketildiği ve rüşvet verildiği ve iski'ye bildirilmediği iddiaları var. İlaveten 2010'da göreve gelen genel müdür yardımcısı ve ekibinin sayaç okuma sistemindeki yanlış uygulamalarının buna sebep olduğu ve yine aynı ekibin iski'de ekipleşmeye giderek eski yönetimin çalıştığı kişi, kurum, kuruluşları baskı altına alarak çalıştırmadığı dile getiriliyor. Bu sakandal durumun nedenlerinin bir an evvel araştırılması ve kamuoyuna açıklanmasını talep ediyorum.

Ahmet Taner Kışlalı'yı, Katledilişinin Yıldönümünde Saygıyla Anıyorum

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 7. Birleşim

22/Ekim/2014

22/Ekim/2014

BAŞKAN - Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ahmet Taner Kışlalı'nın katledilişinin yıl dönümüydü dün, hâlâ failleri bulunamadı. Bu konuda iddialı olduğunu söyleyen, "Bizim dönemimizde faili meçhul kalmadı." diyen bir Hükûmete bunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Ahmet Taner Kışlalı'yı burada saygıyla anıyorum.

Emlak Konutun Taşeron İşçileri 9 Aydır Maaş Alamıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 4. Birleşim

15/Ekim/2014

15/Ekim/2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - EMLAK KONUT Ispartakule satışlarının yapıldığı yerde, 1'inci İstanbul Projesi'nde çalışan taşeron işçileri dokuz aydır ödeme alamamışlardır. Bin kişi genel müdürlük önünde eylemdedir. Bu taşeron işçilerinin iflas eden şirkete karşı korunması gerekmektedir.

Haydarpaşa Yeniden Talana Açılıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 5. Yasama Yılı 3. Birleşim

14/Ekim/2014

14/Ekim/2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Haydarpaşa Port projesi, defalarca yaptığımız uyarılara rağmen 1 milyon 300 metrekare alanın özelleştirme programına alındığını öğrenmiş bulunuyoruz.

İktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Anadolu Yakası'nda afet anında toplanacak başka büyük alan kalmamıştır. Harem'den başlayarak Haydarpaşa gar alanı İstanbul'un en güzel yerinde bulunmaktadır. Bu alan acilen satıştan çıkarılmalı ve millî park olarak düzenlenmelidir, İstanbullulara armağan edilmelidir.

Daha önce Kadıköylülerin itirazlarına rağmen bir toplanma alanı olan Meteoroloji alanı da satılmış, sosyal donatı alanı olarak ayrılan 8 dönümlük alan da inşaatla birlikte satılmıştır. İnşaatta kanunsuz olarak yüzde 25 artış yapılmıştır. Bu ayıplı alan Millî Emlak tarafından şahıslara satılmıştır. Sorumluların ortaya çıkarılmasını istiyorum.

Gezi'de Hayatlarını Yitiren, Gözlerini Kaybeden Gençlerin Başbakanı Olamamıştı; 76 Milyonun Cumhurbaşkanı Nasıl Olacak Merakla Bekliyoruz

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4. Yasama Yılı 132. Birleşim

13/Ağustos/2014

13/Ağustos/2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; yürütmenin başı, geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığı toplantıda, 1994 yılında küçük bir kız çocuğuyla olan anısını anlatmış ve belediye başkanlığından başbakanlığa uzanan yolda o çocuğun gözlerindeki parıltıyı, umudu, heyecanı ve o gözlerin sahibinin verdiği mesajı hiç unutmadığını söylemiştir. Bunlar elbette ki güzel anılardır ve unutulmaması da doğaldır ancak daha doğal olan bir şey varsa yürütmenin başının sadece kendisinde izler bırakmış bir çocuğun mesajından değil, 76 milyon insanın verdiği mesajlardan da sorumlu olması gerektiğidir.

Ben de bu düşünceden yola çıkarak Başbakana bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum: Yürütmenin başı, Mehmet Ayvalıtaş'ın kendisiyle birlikte ölen umutlarını, ne olacağını düşünmüş müdür? Attığınız her adımda o çocuğun gözlerini hatırlarken Berkin Elvan'ın gözleri de gözlerinizin önüne gelmekte midir? Gece başınızı yastığa koyduğunuzda Ali İsmail Korkmaz'ın “Vurmayın, öldürmeyin.” diye haykırırken gözlerindeki acı ve korkuyu hiç düşündünüz mü? Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük ve Ahmet Atakan; bu gencecik insanların trajik bir şekilde hayata veda etmelerinin size verdiği bir mesaj yok mudur? Medeni Yıldırım'ın gazetelerde yayınlanan fotoğraflarına baktınız mı; gözleri ne renkti? “Belediye Başkanlığından Başbakanlık görevine kadar geçen yıllarda karşımda hep o çocuğun gözleri vardı.” demiştiniz. Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına uzandığınız bugünlerde, artık hiç parlamayacak 12 kaybedilmiş göz var. Bu gözler hiç aklınıza geliyor mu, gelecek mi? Geleceği ve umudu karartılan bu gençlerin ve ailelerinin de Cumhurbaşkanı olabilecek misiniz?

Belediye Meclis Üyelerinin Özlük Haklari Torba Yasa İçinde Olmalıdır

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4. Yasama Yılı 132. Birleşim

13/Ağustos/2014

13/Ağustos/2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kadar büyük bir torba yasa çıkarken belediye meclis üyeleri ve il genel meclisi üyesi arkadaşlarımızın da özlük haklarıyla ilgili mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik talepleri var.

Sayın milletvekilleri, defalarca bu kürsüden dile getirilen sorunun çözümü için gelin buradan bu seçilmiş arkadaşlara müjdeli bir haber verelim. Biliyorsunuz ki halkımız tarafından bizzat seçilen meclis üyeleri özlük hakları bakımından maalesef hiçbir güvenceye sahip değildir. Belediye meclis üyeleri ve il genel meclisi üyeleri yaptıkları hizmet bakımından vatandaşların birçok talebiyle karşılaşmakta, yol ve iletişim masrafları ciddi şekilde yük olmaktadır. Bunun karşılığında, kanun gereği sadece hakkıhuzur almaktadır. Bu ücret ise çok yetersiz kalmakta ve vatandaşların taleplerini karşılama konusunda zorluklara neden olmaktadır.

Yine, özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde ve Anadolu'daki geniş coğrafyada merkezdeki toplantıya gelmek ciddi zaman ve ekonomik kayba neden olmaktadır. Ulaşım masrafları ciddi bir gider oluşturmaktadır.

Yine, uzak ilçelerden gelenler için konaklama ve iaşe masraflarının hakkıhuzurla karşılanması mümkün değildir.

Hakkıhuzur yerine maaş bağlanması zorunlu hâle gelmiştir. Bu maaşın aynı zamanda emeklilikleri için de sayılması gerekmektedir yani özlük haklarına yansıtılması gerekmektedir.

Meclis üyelerinin diğer bir önemli sorunu da sağlık hizmetlerinden yararlanamamalarıdır çünkü herhangi bir sigorta kurumuyla ilişkilendirilmemişlerdir. Bunun bir an önce yapılandırılması gerekmektedir.

Yine, seçilmiş insanlar olarak yeşil pasaport hakkı tanınmalıdır.

Bütün Şehir Yasası sonucu en ücra köylerin ve mücavir alanların belediye meclis üyelerinin belediye hizmet alanlarına dönüşen köylerde hizmet etmelerinden dolayı silah taşıma ruhsatı mutlaka verilmelidir. Görevde bulundukları zaman ve görevleri bittikten sonra da bu ruhsatlardan harç alınmamasını istemektedirler.

Belediye başkanları emeklilikteki maaşlarının yükseltilmesini ve yeşil pasaportlarının yaşam boyu sürmesini dilemektedirler. Bu taleplerin yüce Meclis tarafından yerine getirilmesi dileğiyle hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Tasarım ve kodlama Şansal KANTARCI, 2013